
Konuya girmeden önce kabul etmemiz gereken bir koşul var: “Kulaklarımız, bilgisayarlar kadar hassas değildir”. Bunu kabul etmiyorsanız öncelikle evinizde aşağıdaki basit birkaç deneyi yapın ve “bu” linkteki yazıyı okuyun. Eğer, bunları yapmadan, kulağınızın bilgisayardan daha hassas olduğunu düşünüyorsanız, o zaman yazının devamını okumanıza çok gerek yok.
Deney:
- Kulaklarının bilgisayarlardan daha duyarlı olduğunu iddia eden bu kişiler, subwoofer’ın karşısına otursun, sizde arkadan faz ayarlarını değiştirin ve kaç derece değiştirdiğinizi sorun.
- Hatta daha kolay bir deney: bu kişi sırtını ekrana dönerek otursun, sevdiğiniz bir müzik açın ve rastgele sesi arttırın. 2 desibel, 5db, 8 db, 15db gibi rastgele artışlar yapın ve her seferinde sesi kaç desibel artırdığınızı sorun.
- Daha da kolayı: sesi yavaş yavaş artırmaya başlayın ve o kişiye sesin ilk haline göre ne zaman iki kat arttığını düşünüyorsa orada size dur demesini söyleyin. Bunu 3-5 kere tekrarlayın. Birçok kez sesin ne zaman 2 kat arttığını bile tam olarak söyleyemeyecektir. Hatta bunu üst frekanslarda farklı katlarda ifade ederken, alt frekanslarda farklı katlarda söyleyecektir.
- Belirli ses seviyelerinde farklı frekanslar dinleyin ve hangi frekansları duyduğunuzu söyleyin. Daha da kolayı: 500hz-520hz ya da 8500hz-8600hz gibi ikişer farklı ton dinleyip hangisinin hangisi olduğunu her defasında kesin olarak söyleyin.
NOT: Bu testleri yaparken siz ekrana bakmamalı, birinden size ne yaptığını söylemeden ayarları değiştirmesini ve not tutmasını söylemelisiniz. (Bir nevi basit bir kör test)
Şimdi bu testleri %100 başarı ile geçemediyseniz, aşağıdakileri okuduktan sonra yazılanlara hak vereceksiniz.
Bir AVR’nin temel görevi; gelen sinyali hoparlörlere ve TV’ye(projektöre) göndermektir. İyi bir AVR ise giren sinyali aynı şekilde bozmadan ve kendinden bir şey katmadan çıkartabilendir. İyi bir pre+power sistemi de aynısını yapabilendir. Bu açıdan aralarında hiçbir fark yoktur.
Peki AVR ya da pre+power cihazları giren sinyal üzerinde nasıl bir değişiklik yapabilirler?
Öncelikle AVR ya da pre+power cihazlarımızın frekans tepkisi düz olmalıdır. Yani bazı frekansları girdiğinden daha çok artırmamalı ya da azaltmamalıdır. Bunu oda kalibrasyonu için yapılan müdahale ile karıştırmayalım lütfen.
İyi bir AVR ya da pre+power cihazlarının gürültü tabanı duyulacak eşiğin altında olmalıdır. Daha önce bahsettiğimiz gibi SINAD (Signal to Noise and Distortion) değeri ortalama 90’ın üzerinde kabul edilebilir bir değerdir. Odamızdaki projeksiyon, klima vb. nedenlerden dolayı var olan taban ses seviyesi artıkça bu ses daha az duyulabilecektir.
Bu cihazlar ses arttırıldıkça distorsiyon yapmaya meyillilerdir. Ancak iyi bir AVR ya da pre+power cihazı, yüksek seslerde distorsiyon yapmamalıdır. Aynı zamanda frekans aralığına göre de distorsiyonda farklılık göstermemelidirler. Örneğin; bazı cihazlar aynı ses seviyesinde yüksek frekanslarda daha çok distorsiyon yaparken orta frekanslarda daha iyi bir performans gösterebilirler.
İyi bir AVR ya da pre+power cihazı, yeterli dinamik aralığı verebilmelidir. Bu özellikle sinema da müzikten daha önemli bir faktördür. Özellikle cihazların içindeki DAC’ların (Dijitalden Analoğa Dönüştürücü) ideal bir ortamda 24bit’e çıkabilmeleri gerekmekteyken, günümüzde halen 16 bit bile veremeyen cihazlar bulunmaktadır. Daha anlaşılabilir olması için 1 bit’i yaklaşık 6db olarak yorumlarsak, 16 bit verebilen bir cihaz bize 16×6=96db dinamik aralık verebilecektir. 24bit ise 144db aralık verebilecektir. Bir film izlerken maksimim 96db dinamik aralığa sahip olmak istemeyiz.
İyi bir AVR ya da pre+power cihazı’nın Jitter (Titreşim) seviyesinin iyi olması gereklidir. Bu değerler (J-Test) genellikle 1khz’de, sinüs değil, kare dalga verilerek (FTT Spectrum) test edilir. Sonrasında 1khz’nin tek sayılı harmoniklerindeki değişime bakılır. Bu grafikteki harmoniklerin tepeleri ne kadar az olursa o kadar iyidir.
İyi bir AVR ya da pre+power cihazı, çok ton testinde de başarılı olmamalıdır. Yani bir cihaz örneğin 500hz’de düşük distorsiyona sahipken 2000hz’de yüksek distorsiyona sahip olmamalıdır. Aslında bir frekansta kötü sonuç veren bir cihazın genelde diğerlerinde de kötü sonuç verdiği görülmüştür ancak bu test sayesinde bunun sağlamasını yapabiliriz.
Yukarıdaki grafiklerdeki en çok ve derin dalgalara sahip olan ilk grafikte bozulma daha çoktur. İkinci grafikte olduğu gibi iyi bir grafikte, tepe noktası olan test sinyalleriyle dipteki küçük çimlerin arasında mümkün olduğunca yüksek fark olmalıdır.
İyi bir AVR ya da pre+power cihazı empedans değişimlerinde dogrusallığını koruyabilmelidir. Bazı AVR’ler empedans düştükçe gücü “gereğinden fazla” düşürme eğiliminde olabilirler.
İyi bir AVR ya da pre+power cihazı çok ısınıp performans düşüklüğü yaşamamalıdır. Cihazlar ısındıkça güç kaybı ve clipping olabilir ve cihaz kendini korumak için kapanabilir.
İyi bir AVR ya da pre+power cihazı sistemimizdeki tüm kanallara yetecek kadar güce sahip olmalıdır. Aslında bu konu ülkemizdeki küçük standart odalarda önemini biraz yitirmektedir. (Detaylı bilgi için bkz. Ev Sineması Sistemleri, HiFi, Akustik ve Ses Kitabı) AVR ya da pre+power cihazı yeterli, güce sahip değilse, bunu daha yüksek güce sahip bir power ekleyerek telafi edebiliriz. Bu noktada bir AVR ya da pre+power cihazı arasında güç olarak hiçbir üstünlük olmayacaktır.
Peki AVR’li sistem pre+power cihazlarından daha mı kötüdür?
Kesinlikle hayır! Bu çok yanlış bilinen ve suiistimal edilen bir konudur.
İki sistem de yukarıdakileri iyi yapabiliyorsa yan yana dinlediğinizde hiçbir fark olmayacağına emin olabilirsiniz.
Hatta bırakın AVR ya da pre+power cihazı arasındaki farkı, aşağıdaki grafikte göreceğiniz üzere, kanal sayısı ve güç gibi şeyleri aynı olan 700 ile 12.000 dolar arasında değişen fiyatlara sahip sistemlerle yapılan kör testte kimse aradaki farkı anlayamamıştır.
Bazılarının pre-power daha iyidir, “her cihaz kendi işini yaparsa daha iyi yapar” lafından öte bilimsel olarak açıklayamadıkları şeyleri size dayatmasına izin vermeyin. Ölçümlerini görmediğiniz ürünü zaten almayın. Biz pre+power’a karşı değiliz, yanlış anlamayın. Biz, pre+power, avr+power’dan üstündür diyerek insanlara bu sistemleri 2,3 kat daha pahalı satmaya çalışanlara karşıyız. Anlatmaya çalıştığımız şey; “tamamen aynı sesi” çok daha ucuza AVR+power ile de alabileceğinizdir.
Bir cihazın ölçümleri kötüyse, AVR ya da pre+power cihazı olması farketmez, ya da iyiyse. O cihaz aynı şekilde iyi ya da kötüdür.
Pre+power ile yapabileceğiniz ancak Avr+power ile yapamayacağınız tek şey; 16-32 gibi çok fazla kanallı sistem kurmak olur. Şu an en yüksek kanal sayısına sahip AVR olan Denon A1h, 15 kanallıdır. Dahili 2 kanallı güç amfisi eklerseniz 17 kanala çıkabilmektedir. Ama daha çok sayıda kanala ihtiyacınız varsa mecburen Trinnov gibi çok kanala sahip bir pre+power sistemi kurmanız gerekmektedir. Bunun haricinde 9,11,13 vb gibi sayıda kanalda kesinlikle aynı seviyede bir avr+power ile pre+power arasında hiç bir fark olmayacaktır. Güç sıkıntısı olursa çok kanallı bir güç amfisi almanız yeterli olacaktır. Hatta 3 kanallı bir güç amfisi, standart Türk evlerinin %99’unda işi çözecektir. Ya da 4/6/8 kanallı bir güç amfisi alıp bunlarla tüm surround ve tavan hoparlörleri sürüp, ön üçlüyü AVR’nin kendisine sürdürebilirsiniz.
Ben falancanın evinde dinledim, ya da kendi evimde denedim diyenlere de güvenmeyin çünkü; bir, arada gerçekten ses kalitesi farkı var mı, yok mu (özellikle arada barız fark yoksa) kulaklarımıza güvenerek anlayamayız. İki, bu fark yetersiz güç, farklı ekipman gibi birçok başka nedenden kaynaklanabilir.
Eskiden bu hobi‘de kaynak yokmuş, insanlar bilemiyormuş ve devamlı diğerlerinin fikirlerine göre karar veriyorlarmış. Genel olarak da, en pahalıyı alan doğru söylüyor gibi bir kanı varmış. Ama artık bilgiye ulaşmak kolaylaştı. Bir cihazın iyi mi kötü mü olduğunu birçok yerde artık görebiliyoruz. O nedenle ölçülebilir birer elektronik cihaz olan AVR ya da pre+power cihazlarını da test sonuçlarına göre değerlendirmemiz lazım. Özellikle ülkemizde çok tutulan birkaç Pre amfinin test sonuçlarının orta seviye birçok AVR’den daha kötü olmasına rağmen, bunların insanlara kat kat pahalıya satıldığına şahit olduk. Zaten zor kazandığımız paramızla, diğer ülkelere kıyasla daha pahalıya aldığımız cihazları seçerken daha dikkatli davranmamızın kendi yararımıza olacağını düşünüyorum.
Diğer yandan, daha önce belirttiğimiz gibi özellikle konu ses olunca, kendi tecrübemize dayanarak bile kesin bir yargıya varmamalıyız. Kulaklarımızın duyma konusundaki yetersizliği ve kulak hafızasının zayıflığı konularında yapılan birçok araştırma bize kulaklarımıza çok da güvenmememiz gerektiğini söylüyor. Hatta, sıkıntı fazla olan bir değer değil de az olan bir değerse, ortada olmayan bir değerden farkında olmadığımız için daha az rahatsız olacağımızı da unutmayalım.
Bu konuyla ilgili daha detaylı araştırma yapmak isteyenler, en basitinden; grafiklerde neden yumuşatma (smoothing) yapıldığına, The Franssen Effect ve Haas Effect gibi teorilere bakıp kulaklarımızın detayları algılamadaki yetersizliği konusunda daha çok bilgi sahibi olabilirler.
İnsanlar genellikle daha pahalı ürün alınca, zaten psikolojik olarak yeni cihazı daha iyi olarak algılıyorlar. Halbuki, neden elimde veri varken başka şeye güveneyim ki?
Tabi ki burada elma ile armudu karşılaştırmayacağız. Birbirine yakın cihazlara bakmamız gerekli. Örneğin; Marantz Cinema 30 ya da Denon A1h ile JBL Sdp78’i ya da Trinnov’u karşılaştırın. Trinnov ile Denon X1800’u değil.
Yukarıdaki birçok grafik zaten DAC ile ilgilidir. Aynı DAC’ı kullanan AVR ya da pre+power cihazının DAC kısmının benzer performansta olması şaşırtıcı olmayacaktır.Mesela, Marantz Cinema 30 ve Denon A1h’de kullanılan ESS Sabre ES9018 Dac, birçok pre amfidekinden çok daha üstün özelliklere sahip. Hatta bu cihazların kat kat üzerinde fiyat etiketlerine sahip pre amfilerde genellikle 2şer adet 8 kanallı DAC kullanılırken, Denon ve Marantz’ın bu üst modellerinde 9-11 adet “stereo” DAC kullanılmaktadır.
Diğer yandan, pre ve güç amfisi bir araya getirilirken aslında ileri seviye matematik hesaplarıyla iki cihazın birbirine uyumuna bakıp ona göre alınması gibi zorluklar ve bilinmezlikler de pre+power için bir handikap oluşturmaktadır.
Pre+power kurulumun en büyük avantajı, güç ünitesi ayrı olduğu için sıcaklığı işlemci ünitesinden uzaklaştırmak olacaktır. Bu durumda distorsiyonda bir miktar düşme gözlemlenebilir. Ancak, Avr+power kurulumunda kullanılacak güçlü ve güzel güç amfileri de ısınma yapmayacağı için, ısınma parametresi, kurulma göre dikkate alınmayacak bir sorun olabilir. Tabi, bütçemiz varsa kafamızdaki soru işaretlerini çözmek için pre+power seçeneğine gidilebilir. Ancak genellikle 2-3 kat hatta kimi zaman 10 kat daha pahalı olan bu kurulum seçeneği, size paranızın karşılığının sadece çok çok azı bir geri dönüşüm sağlayabilir. O da kesin değildir.
Evet Trinnov gibi 20-30bin dolarlık cihazların kalibrasyon yetenekleri diğer cihazlardan farklı olabilir. Ancak kalibrasyon konusu hiçbir zaman her şart altında aynı etkiyi veren bir şey olmamıştır. Ayrıca, kalibrasyon sadece “zaman, frekans ve mesafe” parametrelerinde değişiklik yapabilir. Bu değişiklikler çok şey değiştirebilir evet, ancak kalibrasyonla asla 500 dolarlık bir hoparlörü 5.000 dolarlık bir hoparlör gibi çaldıramazsınız.
- Kalibrasyon, kötü bir hoparlörün distorsiyonunu azaltamaz, maksimim ses seviyesini artıramaz, sıkıştırma grafiğini (compression graph) düzeltemez, grup gecikmesini (group delay) ya da adım cevabını (step response) düzeltemez. Yani sisteminizin temeli sağlam olmazsa, kalibrasyonu iyi diye gidip çok pahalı bir cihaz almanızın da bir anlamı kalmamaktadır.
Odamızdaki tüm hoparlörler son noktaysa, subwoofer’ımız çok iyiyse ve sayısı da birden fazlaysa, odanın akustik düzenlemesi yapılmışsa ve bütçemiz de az fark için çok para harcamaya müsaitse, işte o zaman gidip çok pahalı bir cihaz alabilirsiniz. Bunları halletmeden paranızı faydası daha çok olacak şeylere yatırmanız daha akıllı bir karar olacaktır.
Şimdi gelin pre ve avr cihazlarından somut birer örnekle durumu sabitleştirelim.
AVR’den Pre’ye geçen bir kişi acaba neyi daha iyi duymuş olabilir? Daha düz bir frekans tepkisi mi, daha yüksek bir dinamik aralık mı, yoksa daha düşük bir distorsiyon mu ya da başka bir şey mi gelin seçenekleri beraber değerlendirelim.
Denon A1h – Anthem AVM 70
Yukarıdaki tablo iki cihazın 1 khz’deki sinyalin gürültü ve distorsiyona oranını (SINAD) göstermektedir. Bu değer ne kadar büyük olursa o kadar iyidir. Gördüğünüz gibi bu karşılaştırmada Denon Anthem’den daha iyi. Ancak, Anthem’in değerleri de kötü değil, sadece Denon daha iyi.
Bu tablo, iki cihaz arasındaki dinamik aralığı göstermektedir. Görüldüğü üzere, Denon RCA üzerinde 114db, XLR üzerinden ise 113dbden daha fazla dinamik aralığa sahipken, Anthem RCA üzerinde 107db, XLR üzerinden ise 109db civarında bir dinamik aralığa sahiptir. Yani Denon yine daha iyi, ancak iki cihazın değerleri de bir sinema cihazına göre yeterli seviyede.
İntermodulasyon distorsiyonu grafiği de birbirine benzemekle beraber, Denon bir tık daha iyi. Ancak aradaki fark duyulabilir seviyede değil.
Anthem’in frekans grafiğini bulamadık ancak gördüğünüz gibi Denon’un frekans tepkisi ip gibi dümdüz.
Yukarıdaki grafik bize frekans grafiği boyunca değişen distorsiyon oranını göstermektedir. İki cihazda da bir çok amfide görüldüğü gibi klasik bir şekilde üst frekanslara gittikçe distorsiyon artmaktadır. Denon’un distorsiyonu her ne kadar çok daha iyi gözükse de aradaki farkı duymak oldukça güçtür.
Gördüğünüz gibi; ben pre+power dinledim, dinamik aralığı çok iyiydi, frekans tepkisi daha iyiydi vb gibi söylemlerin aslında doğru olmadığını gayet iyi görebiliyoruz. Ki, karşılaştırma yaptığımız Anthem gerçekten iyi bir cihaz.
Peki kalibrasyon gücü için bu fiyat farkları verilir mi? Kalibrasyon, sese ciddi fark ettirebilir, ancak her hangi bir kalibrasyon yazılımı, her koşul altında, her odada aynı etkiyi veremez. Yani, kesinlikle Trinnov waveforming, Dirac’ten daha iyidir, ya da tersidir diyemeyiz. Evet, genelleme yapma şansımız olabilir, ancak bu %100 doğru değildir. O yüzden bütçemiz elveriyorsa tabiki daha çok para verip daha iyi olanı aramak mantıklıdır. Ancak, kısıtlı bütçe ile sırf kalibrasyonu daha iyi diyorlar diye 2-3 kat fiyat farkı vermek çok da doğru olmayabilir.
Diğer yandan, Trinnov gibi üst düzey cihazların içindeki işlem gücü sayesinde çok daha iyi bir müdehale yapabilecekleri düşünülmekteyse de gerçek dünya testleri aslında Trinnov tarafından kullanılan i3 ya da i5 gibi işlemcilerin aslında bir çok avr’de kullanılan Sharc’lardan çok da güçlü olmadıklarını göstermektedir.
İşlemci gücü stereoda çok önemli olmayabilir, ancak kanal sayısı arttıkça gerekli işlemci gücü katlanarak arttığı için sorun yaratabilir. Aşağıda gördüğünüz gibi; alt frakansları düzeltmek için örneğin 300hz’e kadar müdahale edeceğimiz 300 adet frekans varken gerekli işlem gücü çok olmayacak iken, sonrasında 10binlerce frekansa müdehale etmek ve bunu minimum gecikme ile yapmak gerekeceği için bu noktada işlemci gücü önem arz edecektir.
Bir sistemin temeli hoparlörler ve subwoofer’dır. Temelinizi iyi attığınız zaman, stereo ya da sinema amfisinin etkisi minimum olacaktır. İyi bir hoparlöre sahipseniz, odanızın geçiş frekansı sonrası (yaklaşık 200-500hz) zaten güzel bir tepkiye sahip olacağınız için, bu frekanstan sonrasına kalibrasyon ile müdehale etmemeniz daha iyi olacaktır. Bu nedenle de, daha güçlü dsp işlemcisine sahip olmanın avantajı azalacaktır. Ancak, yankısız ortam ölçümleri kötü bir hoparlörünüz varsa, üst frekanslara da müdehale etmeniz gerekeceğinden işlemci gücü de önem arz edecektir.
Başta da dediğim gibi bir işlemcinin görevi, giren sinyali bozmadan aynı şekilde çıkartmaktır. Peki, bunu hala sadece pre+power’ların mı yapabildiğini düşünüyorsunuz? Yüzlerce AVR ya da entegre stereo amfi modeli, harcanan yüz milyonlarca dolar, verilen emekler, ARGE giderleri vs hepsi boşuna mı yapılıyor sizce? Eğer öyleyse AVR ya da entegre amfi diye bir cihazın varlığının ve bu yapılanlarının hiçbir anlamı yok mu? 🤗
Hepsini bir araya getirseniz bile satışları Denon’un %10’unu bile bulmayacak pre+power üreticilerinin yapabildiklerini, tek bir pre+power cihazı bile bulunmayan Denon firması yapamıyor mu, ya da neden yapmıyor? 😊
AVR ya da Pre+power cihazlarının görevi zaten tabiri caizse, “sese etki etmemek”tir. Bu nedenle lütfen, sisteminizde yükseltme yapacağınız zaman, bu işe öncelikle sese en çok etki eden hoparlör ve subwoofer ile başlayın. Kimsenin sübjektif sözüyle de zor kazandığımız paraları boşa harcamayın.
Bu arada yukarıda anlattığım her şeyi stereo cihazlara da uyarlayabilirsiniz. Hiçbir şey fark etmeyecektir.
—————————————————————————————————–
Bu yazıda kullanılan grafikler “www.audiosciencereview.com” sitesinden alınmıştır.
Bu yazı ile alakalı sorularınız varsa ya da Hi-Fi/Sinema Sistemlerini merak ediyor ve bu hobiye giriş yapmak istiyorsanız, Telegram grubumuza da bekleriz: https://t.me/FilmSesHifi
YouTube kanalımızı da takibe almayı unutmayın. www.youtube.com/@filmses
Sonraki yazıda görüşünceye dek sevgi, sağlık ve huzurla kalın.
Saygılar, sevgiler…
Murat F.
Aydınlatıcı ve somut bilgi için teşekkürler.
Katkılarınız için teşekkürler Samet Bey.
Çok güzel bilgiler. Harika bir yazı olmuş, severek heyecanla okudum. Teşekkürler.
Teşekkürler 🤗