Perlisten R7t – Gerçekten Bahsedildiği Kadar İyi mi?

Soruya kısaca bir cevap verip sonra iç çeke çeke incelememize devam edelim 🙂
Cevabımız: Evet, gerçekten bahsedildiği kadar iyi!
Bu, sıradan bir hoparlör incelemesi değil. Bu, bir arzu nesnesinin, ses mühendisliğinin ulaştığı son noktalardan birinin portresi. Perlisten R7t’den bahsederken, bir üründen çok, bir idealden bahsediyoruz.
O, Perlisten’ın amiral gemisi S Serisi’nin (S7t) ulaşılamaz tahtının hemen altında duran, ancak onun ruhunu ve mühendislik dehasını taşıyan varistir. R7t, “mutlak zirve” olan S7t’nin fiyat etiketinin yarattığı baş dönmesini yaşatmaz, ancak onun performansına tehlikeli bir şekilde yaklaşır.
İşte bu yüzden R7t, sadece yüksek gelir seviyesindekilerin değil, bilenlerin hoparlörüdür. Buraya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Bu hoparlörü yeterince takdir etmek için ses işinden gerçekten iyi anlıyor olmanız gerekiyor.
Bence R7t ulaşılabilir olanın zirvesi. Onu gördüğünüzde beğenirsiniz, teknik özelliklerini okuduğunuzda saygı duyarsınız. Ama onu duyduğunuzda… işte o zaman ona sahip olmayı arzularsınız.
Teknik Mükemmellik: Neden Farklı?
R7t’nin büyüsü, Perlisten’ın patentli teknolojilerinde gizli. Bu, “piyasadaki en iyi parçaları alıp bir kutuya koyalım” anlayışının çok ötesinde bir mühendisliktir. Bu gerçekten birçok incelemecinin dediği gibi; diğer firmaların yaptığı yenilikten çok öte, uzun yıllardır sektörde görülmeyen bir devrimdir.
- DPC-Array (Yönlendirme Deseni Kontrolü – Directivity Pattern Control): Perlisten’ın imzası. R7t, amiral gemisi S7t’deki Berilyum ve Karbon Fiber (TPCD) yerine, ustalıkla tasarlanmış üç adet 26mm ipek kubbe kullanır. Ortadaki tweeter, yanlardaki ikisi ise orta frekans (midrange) sürücüsü olarak çalışır. Bu üçlü, sesi bir lazer gibi dinleme noktasına odaklar. Sonuç? Oda yansımalarının minimuma indiği, ses sahnesinin holografik bir netlik kazandığı, inanılmaz derecede kontrollü bir sunum. Tweeter ve Mid wooferiların aynı olması ve alışıla gelenin ötesinde crossover’ı sayesinde muhtemelen duyduğunuz en pürüzsüz midwoofer-tweeter geçişi. Özellikle vokaller gerçekten daha önce duyduğum tüm hoparlörlerden öte, ki sayısı yüzleri, değeri milyon dolarları geçen hoparlörler dinledim, hiç biri bu kadar pürüzsüz değildi.

- HPF Koni Woofer’lar: “Hibrit Kağıt Hamuru Formülasyonu”. Bu, Perlisten’ın iki yıl boyunca geliştirdiği özel bir koni malzemesidir. İki adet 165mm (6.5 inç) woofer, bu malzeme sayesinde hem tüy kadar hafif hem de çelik kadar serttir. Bu da seste hız, detay ve inanılmaz bir güç anlamına gelir.
- Komplike Üst Sınıf Crossover: Perlisten R7t’nin o holografik ses sahnesinin ve sarsılmaz dinamizminin ardındaki “görünmez kahraman”, onun crossover (frekans geçiş devresi) tasarımıdır. Bu parçaya özellikle daha geniş yer vermek istiyorum çünkü gerçekten yıllardır ses dünyasında yapılan basit yeniliklerin ötesinde gerçek bir atılım.
Bu sadece bir devre kartı değil; Perlisten’ın baş tasarımcısı ve yıllardır dünya çapında en yüksek övgüleri almış bir çok ürünün tanınan mucidi Dan Roemer’ın akustik felsefesinin dijital dünyadan analog dünyaya dökülmüş halidir. Crossover, hoparlörün “beyni” ya da daha doğrusu “orkestra şefidir”. Yedi farklı sürücünün (dört woofer ve üçlü DPC-Array) ne zaman, ne kadar ve hangi frekansta çalacağına karar vererek, hepsinin tek bir kusursuz ses kaynağı gibi davranmasını sağlar.
R7t’nin crossover’ı, hem kullanılan parçalar hem de işleyiş mimarisi açısından standart tasarımlardan radikal bir şekilde ayrılır.
4 Yollu Bir Akustik Başyapıt
Perlisten R7t, “4 yollu” (4-way) bir tasarıma sahiptir. Bu, ses spektrumunun dört ayrı bölgeye ayrıldığı ve her bölgenin o iş için optimize edilmiş sürücülere gönderildiği anlamına gelir. Bu, standart 2 veya 3 yollu hoparlörlerden çok daha karmaşık, ancak çok daha kontrollü bir yaklaşımdır. Bu standart 4 yollu hoparlörlerden de çok farklıdır.

Crossover işleyişini şu şekilde özetleyebiliriz:
DPC-Array Entegrasyonu (En Kritik Görev): Crossover’ın asıl dehası, patentli DPC-Array’i (Yönlendirme Deseni Kontrol Dizisi) yönetme şeklidir. Bu dizideki üç adet 26mm ipek kubbe aynı değildir ve aynı işi yapmaz:
-
- Merkez Kubbe (Tweeter): En yüksek frekansları (tizleri) çalar (~4.4 kHz üzeri).
- Yan Kubbeler (Midrange x2): Odanın akustik etkisini en aza indiren kritik orta frekans bandını (~1.1 kHz – 4.4 kHz) yönetir. Crossover, bu üç sürücü arasında kusursuz bir faz (zamanlama) ve frekans geçişi yaratarak, sesin sanki tek bir noktadan geliyormuş gibi (noktasal ses kaynağı) duyulmasını sağlar.
Bas Sürücü Yönetimi (4 Yollu Yapı): R7t’deki dört adet 165mm HPF koni woofer aynı frekansları çalmaz. Crossover, zemin yansımalarını (floor bounce) engellemek ve mid-bass bölgesini daha net tutmak için bu sürücüleri farklı şekilde yönetir:
-
- 2 Woofer (Mid-Bass): Hem derin basları hem de vokallerin alt sınırlarını kapsayan daha geniş bir bandı çalar (örn. ~500 Hz – 1.1 kHz arası).
- 2 Woofer (Sub-Bass): Sadece en derin bas frekanslarına odaklanır (örn. ~500 Hz altı). Bu 4 yollu yaklaşım (Tweeter + DPC-Mid + Mid-Bass + Sub-Bass), her sürücünün en rahat ettiği, en az zorlandığı frekans aralığında çalışmasını garanti eder.
Faz ve Zaman Uyumu (Time Alignment): Crossover, yedi sürücünün de ürettiği ses dalgalarının kulağınıza tam olarak aynı anda ulaşmasını sağlar. Bu mükemmel zamanlama, sahnenin derinliğini ve enstrümanların yerleşiminin netliğini (imaging) yaratır.
Akustik Eğimler (Slopes): R7t, sürücüleri birbirinden ayırmak için yüksek dereceli (steep) akustik eğimler kullanır. Bu, bir sürücünün işinin bittiği yerde diğerinin başladığı anlamına gelir ve aralarında istenmeyen frekans çakışmaları (overlap) yaşanmaz. Bu, THX Dominus sertifikasyonunun gerektirdiği o inanılmaz düşük bozulma (distortion) seviyeleri için bir zorunluluktur. Ama dizaynı oldukça zordur. Çünkü derin eğimler (slope) aynı zamanda keskin faz değişimleri yaratır. Bu nedenle çoğu firmanın cesaret edemediği ya da gerektiği gibi yapamadığı bir uygulamadır. 6/12db/oktav gibi derin olmayan slope uygulamarı ise frekans çakışmalarına neden olup ses kalitesini bozabilir. Burada Perlisten mühendisleri 24dB/oktav eğimleri mükemmel bir şekilde hayata geçirebilmeyi başarmışlar.
Kaliteden Ödün Yok
R7t’nin crossover’ı, maliyetten kaçınılarak değil, S Serisi’ndeki gibi en yüksek performans hedeflenerek üretilmiştir. Devre kartına baktığınızda, standart hoparlörlerde görmeye alışık olmadığınız kalitede bileşenler görürsünüz:

- Hava Çekirdekli Bobinler (Air-Core Inductors): Woofer ve midrange devrelerinde, daha ucuz olan demir veya ferrit çekirdekli bobinler yerine ağır, kalın bakır telli hava çekirdekli bobinler kullanılır. Demir çekirdekli bobinler yüksek güç altında “doygunluğa” (saturation) uğrayarak bozulmaya ve dinamik sıkışmaya neden olabilir. Hava çekirdekli bobinlerde bu limit yoktur. R7t’nin Top Gun: Maverick sahnesinde neden sıkışmadığının fiziksel kanıtı bu parçalardır.
- Polipropilen Film Kapasitörler (Polypropylene Capacitors): Özellikle DPC-Array gibi kritik sinyal yollarında, standart elektrolitik kapasitörler yerine yüksek kaliteli metalize polipropilen kapasitörler kullanılır. Bu kapasitörlerin sinyal kaybı (dielektrik kayıp) çok daha düşüktür. Bu, daha şeffaf, daha detaylı ve daha “havadar” tizler ve orta frekanslar anlamına gelir.
- Düşük Toleranslı Dirençler: Kullanılan tüm dirençler, ısındığında değerleri değişmeyen, yüksek güçlü ve düşük sapma oranına sahip (low tolerance) bileşenlerdir. Bu, hoparlörü saatlerce yüksek seste zorlasanız bile ses karakterinin (tonal denge) değişmemesini sağlar.
- THX® Certified Dominus: THX birkaç yıl önceki THX değil. Artık, hoparlörün dinamik aralığından, frekans tepkisinden, distorsiyon oranından, erken yansıma endeksine kadar onlarca parametre göz önüne alınarak verilen dünyada alınması en zor sertifikalardan biri.
Dünyanın bu en zorlu sertifikalarını gururla alabilen dünyadaki tek kutu tipi hoparlör üreticisi Perlisten’dir. Bu, en büyük ev sineması salonlarında bile, sinema salonu referans ses seviyelerinde (ve hatta ötesinde) sıfır bozulma ile çalışabileceğini garanti eder. Bu, “yüksek ses” demek değildir; bu, “sınırsız dinamik aralık ve tertemiz bir ses” demektir.
Sanılanın aksine; bu sertifika stereo müzikte de kalitenin garantisidir. Eskiden müzik için THX sertifikasına sahip hoparlörlerden uzak durulurdu, ancak THX’nin el değiştirmesinden sonra yeni gelen katı kurallar, artık bu olguyu yıkmak ve ses kalitesinin hem müzik hem sinemada en üst seviyede olmasının garantisi haline gelmiştir. Öyle ki bahsettiğimiz gibi, THX Dominius sertifikasını kutu tipi (box speakers) modellerde alabilen dünyadaki tek marka Perlisten’dir. Duvar içi modellerde ise Perlisten haricinde Kef ve MK Sound firmalarının birer modelleri de bu sertifikayı almayı başarabilmiştir.
Müzik Deneyimi: Gerçekliğin Yeniden Tanımlanması
R7t’yi dinlemek, en sevdiğiniz şarkıların üzerine örtülmüş bir perdeyi kaldırmak gibidir. Sesin sadece hoparlörlerden gelmediğini, odanın içinde var olduğunu fark edersiniz.

Şarkı 1: Hans Zimmer – “Time” (Live in Prague)
- 0:30 (Piyano Notaları): Piyano notaları sadece “duyulmuyor”; odanın içinde sıfırdan oluşuyor ve havada asılı kalarak yavaşça sönümleniyor. DPC-Array sayesinde, her bir notanın sönümlenmesi (decay) o kadar net ki, konser salonunun tavan yüksekliğini hissedebiliyorsunuz.
- 2:15 (Yaylıların Girişi): İşte burası tüylerin diken diken olduğu an. Yaylılar girdiğinde ses sadece yükselmiyor; genişliyor. Sahne, odanın duvarlarının ötesine taşıyor. R7t, enstrümanları üst üste yığmıyor; her bir kemanı, her bir çelloyu tek tek ayırıp önünüze seriyor.
Kendimi bir dinleyici gibi değil, orkestranın tam ortasında, şefin yerinde hissettim. İpek kubbelerin yumuşak ama detaylı karakteri, yaylıların o metalik, rahatsız edici parlaklığını alıp, sadece enstrümanın saf ahşap tonunu bırakmıştı.
Şarkı 2: Rage Against the Machine – “Take the Power Back”

Bu, hoparlörler için bir hız ve dinamik testidir. Çoğu sistem bu parçanın altında ezilir, ses çamura dönüşür.
- 0:15 (Bas Gitar Riffi): Tim Commerford’un bas gitarı bir “uğultu” değil, vuran, tıngırdayan bir enstrüman olarak orada. HPF konilerin hızı sayesinde, bas notaları birbirine karışmıyor. Her bir teli çekişini, metalin titreşimini duyuyorsunuz.
- 0:45 (Davul ve Vokal Girişi): Brad Wilk’in kick davulu, göğsünüze vuran fiziksel bir yumruk gibi. Ama bu yumruk, bas gitarın frekansını asla ezmiyor. İkisi mükemmel bir uyum içinde. Zack de la Rocha’nın vokali, bu enstrüman kaosunun ortasında, DPC-Array sayesinde bir adım önde, net ve saldırgan.
Saf, filtrelenmemiş enerji. R7t, THX sertifikasyonunun hakkını vererek, ses seviyesini ne kadar açarsam açayım en ufak bir bozulma (distortion) veya sıkışma (compression) belirtisi göstermedi. Hoparlör “Yeter!” demiyor, “Daha fazlası var mı?” diye soruyordu.
Bir stüdyo monitör kadar doğru olan ve 80hz-20khz arası sadece +-%1,5 frekans sapması olan bu nadide cihazın yatay ses atım açısı, az sayıda hoparlörde görüldüğü şekilde üst frekanslarda bile oldukça geniş olduğu için dinleti yaparken iki hoparlörün santim santim ortasında oturmanıza gerek yok. Şaşırtıcı bir şekilde bir 1-2 metre yanlara bile otursanız ses kalitesi bozulmuyor. Dahası, bu sayede sahne bütünlüğünde belli frekanslarda bozulma yaşanmıyor. Sanki gerçekten orada oturuyormuşçasına saatlerce sahnede kopma olmadan dinleti yapabiliyorsunuz. O kadar pürüzsüz bir deneyim ki; yüzlerce hoparlör dinlemiş olan ses ürünleri inceleyicisi Michael Stevens, Perlisten S7t’leri ilk dinlediğinde “hayatımda ilk defa koltuktan hiç kalkmadan kesintisiz 1 saat müzik dinledim” diyor.
Mükemmel erken yansımalar doğrusallık endeksi ve frekans tepkisi sayesinde hoparlöre EQ uygulamanız ve istediğiniz karakteri vermeniz de oldukça kolay. Bildiğiniz gibi; frekans tepkisi nötr olan hoparlörlere EQ uygulamak ve istediğiniz karakteri vermek daha kolaydır. Ancak burada gözden kaçan önemli bir nokta bunun olabilmesi için aynı zamanda Erken Yansımalar Doğrusallık (Yönlendirme) Endeksi (ERDI) Çizgisi de düzgün olmalıdır.

Dikey ses atım açısını ayarlarken firma yine en ufak ayrıntıyı gözden kaçırmamış. Tavan ve yerdeki akustik bozulmayı önlemek için yaklaşık +-15 derece atım açısına sahip hoparlör arkaya doğru kendinden %5 eğimli olarak tasarlanmış Bu sayede ise, sadece oturarak değil ayakta da dinleti yapmanıza olanak sağlanmış.

Diğer bir ayrıntı ise; bildiğiniz üzere, genellikle kule hoparlörler yakın mesafeden dinlemeye uygun değillerdir. Kabinin altında ve üstündeki wooferlar ile tweeterlar arasındaki mesafe uzak olduğu için tüm sürücülerden gelen sesin birleştiği nokta genellikle uzaktadır ve kısa mesafe dinleti yapmamanız gerekmektedir. Perlisten ise DCP teknolojisi ve wooferların ortasında konumlandırılan tweeter/midwooferlar sayesinde bu sorunu çözmüştür. R7t gibi büyük kuleler arasında yakın mesafe dinleme yapabileceğiniz hoparlörlerin sayısı sanırım bir elin parmağını geçmez.
Sinema Deneyimi: Sahnenin İçine Girmek
Müzikte bu kadar başarılı olan bir hoparlörün sinemada ne yapacağı merak konusuydu. Cevap: Korkutucu derecede gerçekçi.
Demo 1: Dune (2021) – “Gom Jabbar” Sahnesi

Bu sahne, diyalog netliği ve ani dinamik geçişleri için mükemmel bir testtir.
- Sahne: Paul’un elini kutuya soktuğu o gergin an.
- Performans: Oda ölüm sessizliğinde. R7t, bu sessizliği o kadar iyi yansıtıyor ki, nefesinizi tutuyorsunuz. Rahibe Mohiam’ın fısıltısı… o bir fısıltı değil, dokulu bir ses. Sesindeki yaşı, otoriteyi ve tehdidi duyuyorsunuz. “Acı!” diye bağırdığında, R7t’nin dinamik aralığı devreye giriyor. O an, bir fısıltıdan kulak zarınızı zorlayan bir çığlığa anında geçiş, en ufak bir gecikme veya zorlanma olmadan gerçekleşiyor.
Sahneyi izlerken, gerildim. Hoparlörün varlığını unuttum. Sadece o odada, Paul’ün yanında, o iğnenin soğukluğunu ensemde hissettim.
Demo 2: Top Gun: Maverick – “Kanyon Görevi” (Final Sahnesi)

Burası R7t’nin performansının gökyüzüne ulaştığı yer.
- Sahne: F-18’lerin kanyonda alçak uçuşu ve SAM füzelerinden kaçışı.
- Performans: Jetlerin motorlarının gürlemesi… Bu bir ses değil, bir basınç dalgası. HPF woofer’lar odayı sarsıyor ama bunu kontrolsüz bir uğultuyla değil, net ve tanımlı bir güçle yapıyor. Kanyonda yankılanan motor sesleri odanın her köşesine o kadar gerçekçi yayılıyor ki, kendinizi kokpitte hissediyorsunuz.
- Sahne Anı (Füze Patlaması): Bir SAM füzesi patladığında, R7t’nin sunduğu şey sadece bir “patlama” efekti değil. Önce kulak tırmalayıcı metalik yırtılma sesini, ardından milisaniyeler içinde gelen derin ve göğsünüzü sıkıştıran basınç dalgasını (LFE) ayrı ayrı duyuyorsunuz. İşte bu hoparlörü diğerlerinde ayıran en büyük farklarında bir bu; temizlik…baslar, midler, tizler hiç biri birbirine karışmıyor..tertemiz…
Bu bir filmi izlemek değil, bir “deneyim” yaşamaktı. R7t, ev sineması ile gerçek sinema salonu arasındaki çizgiyi sadece silmiyor, başka bir boyuta taşıyor.

Sonuç: Ulaşılabilir Zirve
Perlisten R7t, bir hoparlörden daha fazlası. O, ses mühendisliğinin geldiği noktayı gösteren bir beyan. Ona sahip olmak, müziği ve filmleri “tüketmekten” çıkıp, onları “deneyimlemeye” başlamak demek…
Bu kadar güzel bir hoparlörle ilgili olumsuz bir şeyler söylemek istemiyorum ancak, bazı kullanıcıları az da olsa düşündürebilecek şeylerden biri cihazın boyutları. 125cm uzunluğunda ve 48 kg ağırlığındaki bu hoparlörü eşinize kabul ettirirken biraz zorlanabilirsiniz, ancak yine de ince bir kabin yapısına sahip olduğu için aslında boyutlarına göre daha küçük durduğunu söyleyebilirim. Dikkat etmeniz gereken diğer bir nokta ise, hoparlör her ne kadar 90db hassasiyete sahipse de empedans değeri 4 ohm olduğu için iyi bir güç amfisine ihtiyaç duyuyor. Neyse ki oldukça doğrusal bir empedans grafiği olduğu için minimum empedansı 3,1 ohm’dan aşağıya düşmüyor.
Yukarıda bahsettiğim gibi; hoparlörün en dikkat çekici yanları; temizliği ve hızı. Hoparlör o kadar temiz çalıyor ki, sesi açıyorsunuz ama sanki normalde dinlediğinizden daha az açmış gibi hissediyorsunuz. Halbuki SPL metreyle ölçüm yaptığınızda normal dinleme seviyenizi çoktan geçtiğinizi görüyorsunuz. Bunu internette aynı ürünü inceleyen başka yorumcular da yaşamış. Zaten bildiğiniz gibi distorsiyon arttıkça ses seviyesi aynı kalsa da ses artıyormuş gibi hissettiğimiz için, aynı desibelde distorsiyonlu bir ses distorsiyonsuza göre daha yüksekmiş gibi algılanıyor. Ancak tabi ki, ses kalitesini bozarak ve “artık yeter bu ses çok fazla” dememize neden olarak rahatsızlık veriyor. Cihazın ölçümlerini alırken benzer sınıfta bir cihaz o anda bulamadık ama daha öncesinde R serisinin monitör modeli olan Perlisten R5m ile Wharfedale gibi çok iyi bir markanın lider modeli Elysian 4 modelini aynı odada ölçmüştük. Aşağıdaki grafikte gördüğünüz gibi, küçük monitör bile devasa Elysian 4’ten ne kadar daha temiz. Bu grafiğe bakarsak zaten aslında R7t’yi ölçmemize bile gerek yok.

Cihazın diğer öne çıkan noktası; yukarıda belirttiğim gibi, basların hızı. Perlisten Audio’nun hiçbir zaman “ben en alt frekanslara herkesten daha derin iniyorum” diye bir iddiası olmadı. (R7t modeli benim odamda 16hz -3b ye inmesine rağmen – R3m bile full range ölçülüyor odada) Firmanın iddiası “ben temiz, hızlı ve doğru çalarım ve belki de çığır açan yeniliklerim sayesinde dünyada bunu en iyi yapan çok az sayıda firmadan biriyim”. Peki firmanın iddiası doğru mu? Bana doğru geliyor. (Özellikle Munich HiEnd 2025’te dinlediğim S7t BE başka hiçbir şeye benzemiyordu.) R7t’nin basları o kadar hızlı ki; bıçak sırtı gibi kesiliyor ibaresinin tam karşılığı desem yerindedir. Cihazı duymanız, ölçmeniz ve özellikle arka arkaya dinleyerek başka cihazlarla karşılaştırma yapmanız lazım. “Başka marka – R7t – Başka marka” şeklinde her şarkıda dönüşümlü dinleti yaptığınız takdirde aradaki farka inanamayacaksınız.
Evet, fiyatı bir “ulaşılabilirlik” sınırında geziniyor ancak, çoğu kişi için hala bir hayal. Ama onu bir kez duyduğunuzda, diğer her şey size yetersiz gelmeye başlıyor. İşte bu yüzden R7t, mükemmelliğin peşinde koşanların arzuladığı, hem sinema hem de müzikte iyi olan o nadir mücevherlerden biri.
Bu hoparlörü daha ne kadar çok övebilirim bilmiyorum ama benim bir tezim var: Yılların verdiği deneyimden sonra hoparlör işinde bir noktadan sonra para harcamanın getirisinin çok azaldığını gördüm. İşte R7t tam da bu noktada. Ses kalitesi, mükemmel mühendisliği ve son kalite malzemeleriyle R7t ulaşılabilir zirvenin adı. Daha iyisi var mı? Bu işin son noktası nedir, diyorsanız…S7t Black Edition! Ama onu da başka biz zamana ayıralım.
Bu yazı ile alakalı sorularınız varsa ya da Hi-Fi/Sinema Sistemlerini merak ediyor ve bu hobiye giriş yapmak istiyorsanız, Telegram kanalımıza da bekleriz:
Perlisten Audio Türkiye Telegram Kanalı: https://t.me/PerlistenTurkiye
Perlisten Audio Web Sitesi: www.perlistenaudio.com.tr
Objective Audio Web Sitesi: www.objectiveaudio.com.tr
Ses ve görüntüye dair yazılarımızın, üye sistemlerinin ve demoların paylaşıldığı web sitemizi de ziyaret edebilirsiniz: www.filmses.com
Hoparlör parçalarından, sesin algılanmasına; ses formatlarından, bağlantı noktalarına; hoparlör test ölçümlerinden, sistem kurulumuna dair bir çok şeyin yer aldığı, Türkiye’de “HiFi, Akustik ve Ev Sineması” sistemleriyle ilgili tek kitaba ulaşmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Sonraki yazıda görüşünceye dek, sevgi ve sağlıcakla kalın…

| Enclosure alignment | 4-way bass reflex / acoustic suspension |
| Driver compliment | DPC-array: 26mm(3) Silk dome Woofers: 165mm(4) HPF diaphragms |
| Sensitivity | 90.0dB / 2.83v / 1.0m |
| Impedance | 4Ω nominal / 3.1Ω min |
| Response Linearity | 80 – 20kHz +/-1.5dB window |
| Frequency Response (-10dB) | Bass reflex: 27 – 32kHz Acoustic suspension: 38 – 32kHz |
| Typical In Room bass extension | Bass reflex: 19Hz Acoustic suspension: 30Hz |
| Dimensions (HxWxD) | 1268 x 230 x 350mm 49.9 x 9.0 x 13.7″ |
| Weight | 48.0 kg (105.6 lbs.) |
| Recommended Amplifier Power | 100 – 400W RMS |
| SPL capability @1m (100-20kHz) | 116.0dB peak <3% – 2nd, 3rd Harmonics |
| Certification | THX Dominus, THX Ultra |
| Available finishes | Piano black |










