Seste Sübjektif Görüşlerin Hiç mi Önemi Yok?

Daha önce neden sübjektif görüşler yerine objektif görüşlere güvenmeniz gerektiğiyle ilgili bir yazı yayınlamıştık. https://filmses.com/yuzyilin-sorulari-serisi-neden-subjektif-yorumlara-guvenmemelisiniz/
Yıllardır ses sevenler arasında en çok tartışılan konulardan biri, acaba kulağımıza mı, verilere mi güvenmeliyiz sorusu olmuştur. Eskiden verilere ulaşmak konusunda büyük sıkıntılar varken artık cep telefonumuzdan bile her şeye rahatça ulaşır duruma geldik. Ancak yine de, sanırım eskiden kalan alışkanlıkla, insanlar başkalarının tavsiyesine objektif ölçümlerden daha çok önem vermeye devam edebiliyor.
Peki sübjektif görüşleri tamamen mi görmezden gelmeliyiz? Tabi ki hayır.
Öncelikle objektif ölçümleri iyi olan bir cihaz, deneyimli kulaklarca subjektif olarak da beğenilecektir. Bizim demek istediğimiz, öznel ve nesnel veriler arasında ters bir durum varsa, o zaman tabi ki nesnel verileri baz almamız gerekmekte olduğudur.
Sean E. Olive’in dinleme tecrübesi olanlar ile dinleme tecrübesi olmayanlar arasında yaptığı bir araştırma dikkat çekmektedir. https://pearl-hifi.com/06_Lit_Archive/15_Mfrs_Publications/Harman_Int’l/AES-Other_Publications/Trained_vs_Untrained_Listeners.pdf
Bu çalışmadan elde edilen en önemli sonuç: eğitimli ve eğitimsiz tüm dinleyicilerin hoparlör tercihleri ile objektif akustik yankısız ölçümler arasında net korelasyonlar olduğuydu. En çok tercih edilen hoparlörler, eksen üzeri olduğu kadar eksen dışında da düzgün, en pürüzsüz ve en uzun frekans tepkilerine sahip olanlardı. Yani araştırmanın sonucu bize iyi bir objektif ölçüme sahip bir hoparlörün herkes tarafından beğenildiğini gösteriyordu.
Diğer yandan, dinleti tecrübesini de tam olarak kenara atmamız doğru değildir. Örneğin, özellikle subwoofer performansı değerlendirilirken; deneyimsiz kulaklar, derin, uğultulu ancak güçlü bir alt frekans sesini çok beğenebilirler, ta ki gerçekten temiz ve hızlı bir bas duyana kadar. Bunu tecrübe etmeden anlamanız ise çok kolay değildir. Tecrübeli kulaklar burada önem arz etmektedir.
Tecrübeli bir kulak, dinleti yaparken nelere dikkat etmesi gerektiğini bilip cihazı daha iyi değerlendirebilirken, deneyimsiz kulaklar sadece genel anlamda sesin hoşlarına gidip gitmediğine bakarlar.
Ayrıca ses olayında, daha iyisini dinlemeden neler kaçırdığınızın farkına varmanız zordur. Bu noktada deneyim önemlidir. Ancak tüm bunlar, insan kulağının sınırları, odanın sese katkısı ve birlikte kullanılan diğer cihazlar gibi faktörlerle birlikte değerlendirilmelidir.
Evet, yani seste tecrübe önemlidir, ancak tecrübeli bir kulak da objektif veriye ters düşmeyen kulaktır. Bilimsel veriye ters düşen bir sonuca varılıyorsa, orada hata bilimde değil, onu dinleyen kulakta aranmalıdır. Doğaldır ki, daha 500hz ile 520hz arasını ayırt etmekte zorlanan kulağımız, ruh halimize göre bile bazen bizi yanıltabilir. Ayrıca ceteris paribus (diğer şartlar sabitken) bir cihazın diğerinden daha iyi olduğunu söylemek, ancak aynı odada aynı şartlar altında kör test ile mümkündür.
Buna ek olarak, dinlemelerimizi yaparken aynı zamanda ölçüm okuması da yaparsak farkları bilimsel ölçekte bir zemine oturtabilir ve kulağımızı buna göre eğitebiliriz. Bu sayede diğer deneyimlerimizde farkın nelerden kaynaklandığını daha net bir şekilde, soyut kavramlara takılmadan anlamlandırabilir ve anlatabiliriz. Diğer şekilde, anlatılarımız genellikle kişisel hislere dayanacağı için çoğunlukla havada kalacaktır.
Bu yazı ile alakalı sorularınız varsa ya da Hi-Fi/Sinema Sistemlerini merak ediyor ve bu hobiye giriş yapmak istiyorsanız, Telegram sunucumuza da bekleriz: https://t.me/FilmSesHifi
YouTube kanalımızı da takibe almayı unutmayın. www.youtube.com/@filmses
Sonraki yazıda görüşünceye dek, sevgi ve sağlıcakla kalın.